18 Şubat 2013 Pazartesi

"Babamın Cesetleri" by Berkun Oya

Babamın doğum gününde "babamın Cesetleri" başlıklı bir yazı yazıyorum ... Bu tesadüf ,ya sarkastik ya ironik olacak yada hiç bi şeye bağlanmayacak , okuyup görücez....
Oyunda kendimle bağdaştırdığım sahneler çok olmasa da, dedemle de babamla da bırakın sorun yaşamayı kocaman bir aile içinde sonsuz sevgi ile büyümüş olsamda oyundaki bazı sahnelerden çok çok çok etkilendim.

Berkun Oya tüm oyunlarındaki nüanslarıyla ve kimsenin aklına gelmeyecek sıra dışı bağlamaları ile ters köşeye yatırmaları ile yine fark yarattı. Oyundan çıktığımda kulağımda can acıtan bir ninni ve "Kocaman bir ömür var önünde" cümlesi yankılanıyordu.

Bana göre en zor rol Kaan Taşaner'in oynadığı ağabey rolüydü. Hem inandırıcılığının zor olmasının hemde oyun boyunca sürekli diğer rolleri asist etmesi gerekmesinin çok başarılı bir şekilde altından kalktı.
Defne Kayalar ile aynı yoga sınıfında denk geliyoruz 2 senedir. Oyuncu olduğunu "Babamın Cesetleri" sayesinde öğrendim. Zaten Onun da ilk profesyonel sahne deneyimiymiş.Öyle inandırdı ki rolüne acaba gerçek hayatta da bu tarz bi karaktermiydi Defne diye düşündürdü beni. Defne nin şöyle bir şanssızlığı var , belki de bundan sonra tiyatro sahnesinde ağlayacak olan tüm oyuncuların ortak şansısızlığı bu :"Güzel Şeyler Bizim Tarafta" daki Öykü Karayel performansı. Dakikalarca öyle inandırıcı ağlamıştı ki Öykü ,oyundan çıktıktan sonra 
Uzun süre konuşamamıştık.  o performansın sonrasında sahnede ağlayan yada ağlamaya çalışan herkesin yerine Öykü Karayel i koyar oldum istemeden de olsa. Üzülerek itiraf etmek zorunda kalıcam ki  kimseyi onun kadar başarılı ve inandırıcı bulamıyorum. Bu oyunda da ne Öner Erkan ne de Defne Kayalar o hissiyatı o kadar yansıtabildi.
Pozitif duygulara en ihtiyacım olan bir dönemden geçiyor olmamdan olsa gerek . Ne yaşarsam neyle karşılaşırsam , içindeki en olumlu bozulmamış şeyi alıp çıkarmak istiyorum . O yüzden  oyunda çocuklarının ve karısının suçladığı adamı, gelininin kocaman yüreği ile savunması çok etkiledi beni. Aldı herkesi karşısına, ve haykırdı.
 “Acıyı ve insanı görmüş özgür bir adam ve daha şu hayatta hiçbir şeyi görmemiş, hiçbir şey bilmeyen benim güzel kızım sarıldılar ve ağladılar. İki özgür insan. Ve siz birini katil, öbürünü kurban yaptınız. Siz yaptınız!” Dedi. 

“ In your face”, “interaktif” denilen tiyatrolarda seyirciyle oyuncu arasındaki yakınlık, temas, bana her an bir şey olabilirmiş hissi veriyor. AKM tarzı salonlarda oyunu uzaktan izlerken kopuyorum sık sık.  Bana Krek sahnesi de Dot Sahnesi de seyirci ile oyuncular arasındaki en dürüst ilişki biçimini kuruyor gibi geliyor. Oyun oynanıyor, bundan kimsenin şüphesi yok, olabildiğince zekâmızı gıdıklayarak, gerçeklik kanallarımızı tam olarak ele geçirip, bizi inandırarak ve aynı zamanda da kendimizi çok rahat hissetmemizi sağlayarak.

“Babamın Cesetleri”, yine Krek’in Santralistanbul’daki salonunda, camla çevrili sahne ‘kutusu’ içinde oynanıyor. Yani Berkun Oya cam kutunun içine dört başı mamur bir ses sistemi kuruyor, seyirci oyunu kulaklıklarla izliyor. Bunu yapay bulanlar olsada bana büyülü bir tünel içindeymişim hissi veriyor. Böylelikle oyuncunun ses duyurma sorunu ortadan kalkmış oluyor, biri elma ısırsa siz onun sesini net bir şekilde duyuyorsunuz ve oyun boyunca - ki bu örnekte 2,5 saat - kendinizi yoğun bir şekilde o atmosferin içinde hissedebiliyorsunuz. Zaten Oya’nın başarısında en büyük pay, atmosfer kurma yeteneğinin. Ve tabii kuvvetli kaleminin.

Son sahne ise oyunun Berkun Oya imzası gibiydi.Ada  Dedesinin söylediği ninni ile defalarca uykuya dalmıştı, simdi sıra ondaydı . Dedesinin son ninnisini söylemek  O'na nasip olacaktı.

Oyun bitince belki cevabını bile aramadığım sorular canlandı kafamda
*** Nasıl iyi baba olunur? 
*** Erkek çocuklarının arızalarının nedeni , yanlız anneleri mi?
*** Aşkımın peşinden gidip , kocamın abisiyle bir hayat kurabilir miydim?
*** Beni çocuğumun öğretmeni ile aldattığını bildiğim kocamla aynı evde yaşamaya devam ebilir miydim?
*** o küçük kızın gecenin saat 11 inde sahnede ne işi vardı?
*** o tablo gibi veda sahnesi Berkun Oya nın nasıl aklına gelmişti ??? Helal olsundu.